Honey şirin bir ülkenin en şirin beldesinde, şirin bir evde dünyaya geldi. Çok şeker çok şirin bişiydi.

Şirinin tek bir hayali vardı..
Büyüyünce bal arısı olup bütün çiçeklerdeki balların tadına bakmaktı...
Bir gün yine tatlı krizi tuttu...
Ne yapacagını çok iyi biliyordu...Şimdilik kanatları çıkmadığı için yürüyerek yol kateder..dolabın içerisindeki bal kavonazını alıp tatlı krızi geçene kadar yemeğe başlardı...
Günlerden bir gün, annesi va babası onu bal kavonozunun başında bulunca bu güne kadar karar veremedikleri isim bir an gözlerinin önüne geldi...
İsmini
Honey koymaya karar verdiler...
kendi gibi ismide tatlıydı..

şirinliğinin tatlılığının yanında güzelliği de baş döndürücüydü.

ailesi dışarı çıkmasına izin vermediğinde çok kızardı. Ama o şirin haline nasıl dayanabilirlerdi ki…

öyle bir taktik geliştirmişti ki, ailesini kandırmayı biliyordu. Timsah gözyaşları herşeyi çözebiliyordu. Aslında o zamanlarda sanatçı olmayı düşünmeliydi….kimse yalandan ağladığını farkedemiyordu..
"


"
ve kandırma işlemi sona erdiğinde hemen erkek arkadaşıyla buluşmak için hazırlıklara başlardı…

Honey erkek arkadaşını gördüğü anda değişime uğrardı. Sanki o sevimli şirin gider bambaşka biri gelirdi… en lüks restoranlarda buluşurlardı…

korkusuzca dolaşır gezer eğlenirlerdi…

hiç yakalanacağını düşünmeden sevgilisinin arabasına bile rahatça binip mahallede dolaşabiliyordu…

babası onu yakaladığında gözleri faltaşı gibi olmuştu. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak, kimseyi kandıramayacaktı….

[/b]Hiç suçu olmamasına rağmen bütün suçu kardeşine atmıştı... ve ikisi de mahkumdu artık…

Evde hapsolmak ona göre değildi.. onun önemli işleri bekleyen sevgilisi varken honey nasıl evde durabilirdi....ne yapıp ne edip firar etmeli sevgilisiyle eski günlerine dönmeliydi..
ama ne yapsa nafileydi
[/b]